bişeyler bişeyler

Fotoğrafım
Ankara'nın bağlarından geliyorum, China
Tuhaf kostüm ve aletlerle göllere girip çıkan birisiyim. kurumuş yapraklara basmayı seviyorum. mikroskop fotoğrafçılığı yapıyorum. büyüyünce bando şefi olacağım.

25 Nisan 2013

Ankara'nın kuşları

ankara'da kuşlar sınırlıdır. malum bir çeşit bozkır iklimde yaşıyoruz. bu iklim ve bitki örtüsü konusunu şimdilik bir kenara koyalım, direk derdimi anlatmak niyetindeyim. elimizdeki kuşlar şunlar:

güvercin: en fazla populasyon onlarda. kafanızı çevirdiğiniz her yerde onlardan görebilirsiniz. şehirde sürü güdüsünü geliştirmiş ender canlılardır. o kadar nüfus sizin ailede olsa siz de ister istemez yalnız kalamazsınız. "ankara kuş aşireti" birinciliği güvercingillerdedir. mahallede, okulda, alışveriş merkezinde, bahçede, kantinde her yerde onlar var. yalnız bir problemleri var o da şu ki ters evrim sergiliyorlar. canlı dediğin yeni oluşumlar, yeni adaptasyonlarla yani bir nevi kendini geliştirmek suretiyle her daim bir evrim sürecindedir. bu süreç yavaş olur hızlı olur. güvercinlerinki bence çok hızlı ve fakat tersine (misal bizim okuldakiler kısırla, sucuklu tostla besleniyorlar. ve asıl sorun şu ki artık uçmuyorlar, yürüyorlar.. bu da bence tavuk olma eğilimidir) ayrıca yine bozkır iklimi insanı olmamızdan mütevellit, timsah besleyecek halimiz yok. halkımız da en çok bulunan hayvanın peşine düşmüş ve artık ankaralılar için kuş beslemek çok yabancı bir durum değil. misal bizim yasin her sabah üşenmez saat 8'de paçalı, beyaz güvercinlerini uçurmaya çıkar. apartman arasında uçuruyor gerçi ama olsun.. zevk alıyor çocuk bundan. tabii güvercin konusunda çalışan pek çok bilim insanımız mevcuttur. ayrınıtılı, daha güvenilir ve akademik bilgi için, aratınız: columba sp.

serçe: serçeler boyut ve kütle bakımından küçük olsalar da populasyon yoğunluğu bakımından güvercinlerle yarış halindeler. bir de biyokütle dezavantajından dolayı beyinleri daha fazla gelişmiştir. yaklaşık 10 yıldır okul kantininde kuş beslemişliğime dayanarak söylüyorum. simiti atın, bekleyin, etrafınıza onlarca güvercin üşüşür. bir serçe sinsice arkada doğru zamanı bekler. sonra bir boşluktan yararlanırlar hoooopp kaptığı gibi simiti uçar gider. bazen de yine bizim tavuk güvercinlerin önünden fırt diye kapar gider ekmeğini. açık gözlü, zeki, asfur.. seviyorum seni..

saksağan abi: ankara'ya yeni gelmiş misafiriniz onu ilk gördüğünde şöyle diyecektir "aaa kargaya baaakkk!" yadırgamayın , karganın amcaoğlu sayılır o da.. insanlar haklı.. kendisi siyah olmakla beraber kuyruklarında çok güzel mavi tüyleri vardır, göğsü ise bembeyazdır.. "ankara benden sorulur" güveniyle uçar uçar gider. eski bir dostum "saksağan abi" derdi onlara, siz de öyle seslenin, ankara'nın abisidir o.

kumru: en sevdiğim tür. her zaman bir dişi bir erkek birey takılırlar. onlara güvercin, saksağan, serçe kadar olmasa da orta derecede sıklıkla rastlayabilirsiniz. sütlü kahve renginde olurlar. aşklarını gerek tuvalet boşluklarındaki pervazlarda, gerek baca kenarlarında, gerekese tenha bir ağaç dalında sergilerler. meşkten olsa gerek devamlı ses çıkarırlar. bize boğucu geliyor ama kimbilir ne söylüyor sevdiceğine... aşk bu, yaşı yok, yeri yok, zamanı yok, türü ise hiç yok...

biraz daha kırsala yani ankara'nın bağlarına indiğinizde karga, kırlangıç, kızıl şahin de görebilirsiniz. ama biz bugün burada şehir kuşlarını konuştuk. saygılar.

Hiç yorum yok: