bişeyler bişeyler

Fotoğrafım
Ankara'nın bağlarından geliyorum, China
Tuhaf kostüm ve aletlerle göllere girip çıkan birisiyim. kurumuş yapraklara basmayı seviyorum. mikroskop fotoğrafçılığı yapıyorum. büyüyünce bando şefi olacağım.

19 Kasım 2011

7 sene önceki Şahrud'a göndermek istediğim mektuptur.

Her şey güzel olur şahrud. (Her şey) . Nasıl oluyorsa kendini zamanın kollarına bırakıp sakince bir köşede beklersen birden bakıyorsun her şey yoluna ve hoşuna gitmeye başlıyor. ben gelirken bir leylak kokusu vardı. Leylak kokusunu çok seversin sen, taze biçilmiş çimen kokusunu bi de en çok yağmurdan sonraki toprak kokusunu.. Bir an önce aynı yoldan geçmek istiyorum. Balıkları da çok seversin sen.sahi  balıkların vardı senin ne oldu onlara? Ne güzel uyuyordun su sesiyle birlikte, üstelik onları eğitmiştin bile. Öyle ya her yem atışından önce ojeli parmaklarını oynattığından , artık yem atmasan da her parmak oynatışında hareketlenip yüzeye yaklaşıyordu.. kaktüsün vardı odanda, fesleğenin... Sigara içince annen kokuyu alıp da laf etmesin diye koparıp bir lokma ağzına atıyordun.. ya pazılların? çerçeveletmedin ve hala yatağının altındalar mı? bir hevesle alıp yarıya kadar okuyup kitaplıkta tozlanmaya attığın Oğuz Atay kitaplarına ne demeli? Bu kadar mı yoğunsun, okul, iş, güç, arkadaşlar, aile, para, dersler... Bunlardan ibaret mi senin bütün yaşam planın.. En son ne zaman yüzdün şahrud? ne zaman sabah koşusuna gittin? Ne zaman çıplak ayak çimlerde yürüdün? hiç gereği yokken ne zaman dostuna en sevdiği albümü aldın? sadece ama sadece kendine ayırdığın o meşhur gün ne zaman gelecek? yarın mı? haftaya mı? vizelerden sonra mı? ya sonrası yoksa şahrud? o zaman ne yapacaksın? Şu anda aşık olduğun gözünü kapatıp düşlediğin adam 7 yıl sonra yanında olacak mı sanıyorsun şahrud? Günlük tutardın evvelden ne oldu ona? nerede şimdi? eski kasetlerin yanına mı kaldırdın? ne oldu radyodan doldurduğun karışık kasetler? arkasını özenle bantlayıp da üzerine şarkıları yazdığın hani. en sevdiğin meyvelerden kendine salata yaptın mı hiç? ama ona yaptın.. senin ayağın üşüdü ama ona sıcak su torbasını verdin. O gider Şahrud.. durmazlar giderler onlar. sen ne verirsen ver, ne kadar verirsen ver...sen önce kendi hayatına sahip çıkmadıkça o hep daha fazlasını isteyecek. sen verdikçe alışacak ve artık senin hayatın yavaş yavaş izlerini yitirecek, artık ikiniz birden "O"nun hayatını yaşayacaksınız.. onun sevdiği müzikleri dinleyeceksiniz.. onuns evdiği yerlerde yiyeceksin.. Evet şu anda sorumlulukların var, bunaltıyorlar seni.. Ama inan ki, küçük bir sorumsuzluğun doğurduğu durumlar öyle büyük bir belaya dönüşebilr ki şaşar kalırsın. ortada hiç bir şey yok sanırsın bi de bakarsın duvara toslamışsın. pert olmuş hayatın. Kendini zamana bırakırken elinden geleni ardına koyma can. kendin için bir şeyler yap. Çünkü bugün kafana taktığın şeyler iki yıl sonra hiç işine yaramayacak. Sadece yaşanacak onca güzel şey varken sen hayatı boşa almış ve zaman kaybetmiş olacaksın. Oysa zaman madem bu kadar kısa bizim hiç kaybedecek vaktimiz olmamalı...
sevgiyle kal
yine herkesi sev, ama dozunu bil,
fazla sevmekten de ölür insan,
unutma,
öperim gözlerinden,
o kadar çok okuma,
biraz cahillik iyidir,
o filmleri izlemeye devam et,
ha bi de gözünü seveyim çok içme,
sivilcelerin için dertlenme geçiyorlar,
bu kilo da senin yaşına çok uygun,
o yeşil parkayı atma, sakla..
gittim ben..
iyi bak, su, yatak, toprak, balık, kuş,
KAsım 2011

Hiç yorum yok: