bişeyler bişeyler

Fotoğrafım
Ankara'nın bağlarından geliyorum, China
Tuhaf kostüm ve aletlerle göllere girip çıkan birisiyim. kurumuş yapraklara basmayı seviyorum. mikroskop fotoğrafçılığı yapıyorum. büyüyünce bando şefi olacağım.

27 Aralık 2011

NEHİR


Bir tavuk çiftliğinde yaşıyor Nehir. Annesi Ağrılı, 22 yaşında dünya güzeli bir kadın. Babası Çorum'un alevi köylerinden. Başlık parasını verip almış karısını. Aşıklar birbirlerine ve  dünya güzeli iki de çocukları var. Biri daha kundakta. Görür görmez farkedersiniz Nehir'i. Kırmızı paltosuyla çiftlikte kocaman kangallarla, kedilerle birlikte  koşarak gezer. Sanki dünyaya neşe için gönderilmiş masumiyetin simgesi o. Yüzünün yarısını kaplayan kocaman yemyeşil gözleri var çakmak çakmak. Kirpikleri desen kaşına değmiş bile. Umrunda değil dünya Nehir'in  ve inadına dünyanın en mutlu çocuğudur o. İçinde insan sevgisi olan hiç kimse kayıtsız kalamaz Nehir'e.  herkesle tanışmaya meyilli.
-Merhaba, adın ne senin?
-Nehir..
-Kaç yaşindasın Nehir?
-Üç-beş.
O an anladım neden beni büyülediğini ve kafa uyumunun yaşta olmadığını.. O üç beş yaşlarında bense 27.
-Bana çiftliği gezdirir misin Nehir?
Hemen elimden tuttu.Kocaman gülümsedi bembeyaz, eli sıcacıktı.. Dünyanın en güzel yolculuğuna adım attık  Nehirle.. Gübre makinasını gördüm.
-Bu ne Nehir? dedim. Kahkaha attı en gevreğinden
-Hahaha, ondan pok akıyo pokkk bilmiyo musun üzggeee....
    Sonra sırayla ayva bahçesini, güzel elmaları, gösterdi.
    -Üssskeee, o elmaları bırak onlar gurtluuu. Aha al bunu ye...
    O bir melekti ve kocaman gözlerini bana dikmiş gülümseyerek kıpkırmızı bir elma uzatıyordu.
    -Alsana bu çok güzel!.. diyordu. Mutluluk o an Nehir'den yayılıyordu evrene. Ne dünya malı mülkü, ne derdi tasası, ne bir sevgili koynu, ne bir güzellik tacı... Hiç biri yoktu yeryüzünde o an.
    Sadece Nehir,
    ben
    ve bir kırmızı elma...

    1 yorum:

    ayten dedi ki...
    Bu yorum yazar tarafından silindi.